Mürekkebin Madde Halidir YAZMAK

Yazının, yazmanın, yazdırılmanın gücüne inananlardanız. Onun için buradayız. Bir adım için bazen bir kapı eşiği bazen avuç içinde bir damla mürekkep bazen de bir rüzgar gerekir; eşikten atlamak zihniyet terfisi, mürekkep damlası zihni kâğıtla buluşturmak, rüzgarsa parmak ucuna yağmur yağdırmak içindir. Şu ömürde ne varsa ya lehinedir ya aleyhine; şehrin çıkışında ya galipsindir ya mağlup.

Seçenek sunmaz yıllar ve gece, yağmurun öncesi yel ise tek hece. Ya giydirmek isteriz duyguları bedene yada beden duyguları saklar ten örtüsünü giyince... Söz böyledir işte hemhal olmak gerekir bir an önce. Okumak lazımsa eğer, yazmaya arkadaş etmek lazım bunu. Diri bir nefes yankı bulmuş bir haykır bizden yana olur saklar bizi bizde hem de bir ömür boyu. İyi ihtimaller biriktirir yazmak. Sonumuzu şer görsek bile. Hayır oluverir karanlık bildiklerimiz. Kar beyaz değilse bile yaşananlar elbet aydınlık yalnızca beyazla değildir. Eğer öyle olsaydı bizi dimdik tutan damarlar kırmızıyla mı can bulurdu! Bunun farkındalığını kazanmaktır yazmak. Çöl çiçeksizdir kozalak da çiçeksiz; lakin çöl kızıl kumuyla kozalak da odunsuluğuyla güzeldir. Hatta fıstığı şerbete şekerden daha çok tat verir. İşte bu bakış açısını kazanmak için bazen çok yürümek bazen çok yaşamak bazen de objektif itiraflar gerekir. Hele ki 'ikra' emrinden sonra yazmaksa gaye o zaman parmaklar değil gönüller yazıverir. Hayra gönüllü olmaktır yazmak. Kağıdın taşıdıklarını sadaka yapmaktır adeta. Hangi mevcudat yazılandan bir hisse alırsa ömre bedel, büyür büyür de kapanmaz o defter. Tıpkı Salih evlat gibi...

Yz: H. Baloğlu

Kanalıma Abone Olun:

Youtube/Mir Therapy Room