"Test" ve "Tost" NESLİ
![]() |
| test ve tost nesli |
Peki çocuklarımızı ne bekliyor okulda? 7 yaşında bir çocuğun gelişimine uygun mu okul? Çocuğun ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Malesef ki oyun çağındaki bir çocuğun ne fiziksel gelişimine ne de ruhsal gelişimine uygun değil okullarımız. Öncelikle bu yaştaki çocuklar oyun oynamayı çok severler. Kitaba deftere ilgilerini arttırmak için mümkün olduğu kadar oyunla iç içe olmalarını sağlamak gerekir. Peki biz ne yapıyoruz? Daha minicik elleriyle kalemi zor tutarken onlara test çözdürmeye, sınav yapmaya başlıyoruz. 2. Sınıfta çocuklara deneme sınavı yapıldığını biliyor muydunuz? Bu sınıf aşamasında ve bu yaşlarda bunların yapılması o kadar yanlış ki... Tabi bu uygulanan müfredattan, sınıf öğretmeninden, onu benim çocuğum hep en birinci olsun diyen anne-babasından ve ülkemizin eğitim sisteminin bir yansımasıdır.
Bu aşamada ailelerimizden biraz bahsetmek istiyorum. Sanki çocuklarımızın yarış atına dönüştürülmesinde ailelerinde payının olduğunu görmezden gelemeyiz. Benim çocuğum hep en iyisidir, benim çocuğum okulda birinci olmalı, çocuğum sınıfının en iyisi, bu deneme sınavında fullemiş diyen velilerin çocukları üzerinde nasıl baskı oluşturduğunu siz düşünün. Bu baskı çocuklarda sınav kaygısının oluşmasına neden olduğu gibi zihinsel aktivitelerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Test mantığı ve bu yarışmacı zihniyet çocukların o sınır tanımaz hayal dünyasını köreltmektedir. Örneğin, bir sınıftan ev ya da ağaç resmi yapmasını isteyin. Genelde aynı şekilde ev ve ağaç çizeceklerdir. Hatta bu şekilleri aynı renge boyayacaklardır. Peki neden; çünkü biz çocukların yaratıcılıklarını köreltiyoruz. Biz öğretmen ve veli olarak onları desteklemeli, yaşının gerektirdiği sorumlulukları almalarını sağlamalıyız. Velilerimizin yaptığı yanlış uygulamalardan biri de "çok çocuk merkezli" olmalarıdır. Malesef ki dünya sizin çocuğunuz üzerinde dönmüyor. Malesef ki çocuklarımız prenses ya da kral değil. Çocuklarımızın öğretimiyle ilgilendiğimiz kadar eğitimiyle de ilgilenmeliyiz. Onu hayata ütopyalarla değil gerçeklerle hazırlamalıyız. Çocuğun türkçeden 100 alması matematikten 90 alması onun hayatta başarılı olacağı anlamına gelmez. Bu sadece o derslerden iyi not aldığını gösterir. Acaba bu notlarla, derslerle ve denemelerdeki başarısıyla bu denli ilgilenirken çocuğumuzun eğitimine aynı özeni gösteriyormuyuz. Üzülerek söylüyorum ki hayır.
Bir çocuğun liseye başlayana kadar ciddi bir sınava girmemesi gerektiğini düşünüyorum. Hele de bu sınavın "Test" olmamasına özellikle dikkat edilmeli. Çünkü ; test usulu yapılan sınavların çocuğa kazandırdığı bir özellik yoktur. Aksine kaybettirdiği çok şey vardır. Ortaokula giden bir çocuktan iki sayfalık bir yazı yazmasını isteyin. Hatta bunu liseye gidenden isteyin. Büyük ihtimal yazamayacaktır. Çocuklarımızı "Tost" yiyip "Test" çözdürmeye mahkum etmemek gerekir. Bırakalım çocuklar bir sporla uğraşsın, bir sosyal aktivite grubuna katılsın, bir müzik aleti çalsın, bir sosyal sorumluluk projesine katılsın. Okullar çocukların yeteneklerinin ortaya çıkarıldığı mekanlar olsun köreltildiği değil.
Hiç düşündünüz mü bizim sporcularımız diğer ülke sporcularından neden daha kısa ve daha güçsüz? Ama başka ülkede büyüyen yetişen türk ailelerin çocukları aynı değil. Daha sağlam daha fizikliler öyle değil mi. Bunun iki açıklaması olabilir: 1.si "Sağlıklı ve Doğru Beslenme", 2.si ise "Sevgi YOKSUNLUĞU". Sevgimizin ölçütü çocuğumuzun aldığı notlar olmasın. Okula iyi notlar için değil iyi bir insan olmak için gelsin çocuklarımız. Tost yiyip Test çözmeyen bir nesil dileğiyle....

Yorumlar
Yorum Gönder