![çocukluğun bereketi çocukluğun bereketi](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGi6AsTTeVuJM4IJGGAFmfapS3Js304gn4S3SYLEkftJ1c7DMcXrTQ_IKGrw-TxLlvAf1GEh307RL2j6hZwZ9uD3X5giCmFgoQr7Teov2bKowixZNkQvmqwjQAPuxfYxaxjh2KIqgPT_k/s320/%25C3%25A7ocuklu%25C4%259Fun+bereketi.jpg) |
çocukluk |
Heyecanım dün gibi, yaşananlarsa yıllar önce ve sımsıcak. Günlerim
umudum, özlenense kapılar ardında. Kendimi özlüyorum desem abartı olmaz değil
mi? Önü fiyonklu, mor etekli, üstüne karpuz kollu beyaz gömleğini giymiş küçük
kızı. Bayram kokan güzel elbiselerimi. Paranın yetemediği tek şey sağlık
değilmiş; otuzuma gelince anladım. Bir de geçmiş zamanmış bizi kendine hasret
bırakan. Sahi ya hadisi şerifler bize bunu çok kez söylemedi mi? Ne yazık ki
biz yaşamayınca yine anlayamadık hakikati, idrak edemedik içindeki gizemi.
Annem derdi hep kendi çocukluğumu yaşadım yeniden sizin her heyecanınızla her
ilkinizle. Şimdi ben o yastayım annecim. Oğlumun her karesine kendimi de sığdırıyorum
o tadı yakalamak için. Sokaklarımız ne mübarekti değil mi? Sanki çocukluğun
bereketi. Geceden başlardık planlarımıza. Kahvaltıyı çok önemseyen babamı
memnun etmek için sütün yanında peynir çok da lezzetli olmasa da, söyleneni
yapmak lezzet verirdi fazlasıyla. İyiliğimiz sizin için ne kadar öncelikmiş oysaki
(çok yaşayın inşallah).
Sonra günün öğle vaktine koşmak isterdik bir an önce.
Herkes toplaşırdı sokak voleyboluna, saklambaca, istop, yerden yüksek ya da beş
taşa. Yâd etmek bile ısıttı değil mi yüreğinizi? Oyun arası açıkların hayır
pilavıysa galiba çocukluğumun mübarek bayramı. Allah onu yapan ellere zeval
vermesin. Ne çok yemiştik Nuriye teyzem senin elinden. Her bulgur kokusu mu
beni o günlere götürür. Evden kaşığını alan koşardı hayır evine. Oyunun alın
terine yakışan en güzel hediyeydi diz dize yediğimiz pilavlar. Hayat derler
Ege'de bahçelerin açık odasına. Hayattı gerçekten onlar; hem otururdun hem açık
havanın zevkini yaşardın evinin içinde. Bahçe çeşmesinden avucunla su içmekse
pınarların tadını verirdi hep bize. Oyunun üstüne Mehmet amcanın bakkalına
koşardık anne iznini alıp. Üstüne yediğimiz dondurma galiba şimdiki hiçbir
tatlıda yoktur. Dondurma belki de aynı dondurma, peki ya haz? Onu bulmak çok
zor işte. Koşa koşa gittiğimiz sokakların ardında kaldı hepsi.
Yz: H. Baloğlu
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjRDGDFWpNhfjj1jEVANrVfvcDuKAtwMjals98TIVhEwRB5quBOFd9WARNvj72SCH7i0sg6aalCa-ktNCK5AM5oll5EnTSO7L7prKaB6drHzAhuj4glKiNvqVwmQmSsfHaZ2W4DohSPLjg2aviAdiWmBSxiEHrE8zboZea30eYHq8CS6C72Q8kacPbF=s16000)
Yorum Gönder