YENİ TOPLUM DÜZENİNDE AİLEYİ TEHDİT EDEN SORUN ‘ÇOCUK İLE EBEVEYN ARASINDAKİ ARTAN YAŞ FARKI’

çocuk-ebeveyn yaş farkı
GİRİŞ

Dünya oluştuğu andan itibaren birçok değişimlere ve gelişmelere sahne olmuştur. Dünyanın oluşması insanlığın da hem oluşmasına hem de varoluşunun kalıcılık kazanmasına zemin hazırlamıştır. İnsanlığın var olmasıyla birlikte insanlık için en önemli müessese olan aile kurumu da oluşmaya başlamıştır. İlk insan yeme-içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra neslinin devamı için üreme ihtiyacı içerisinde olmuştur. Bu durum modernitenin olmadığı tüm kültür ve medeniyetlerde aynı şekilde zuhur etmiştir.

Günümüze gelindiğinde teknolojik, bilimsel ve kültürel gelişmeler çok hızlı yaşanmaktadır. Yaşanılan gelişmelerden insanın ve özellikle aile kurumunun etkilenmemesi beklenmemektedir. İnsanların aile hayatı, evlilik, ebeveynlik ve cinsel hayata bakışlarının değişmesinde, geleneksel kadın ve erkek rollerinin farklılaşmasında teknolojik gelişme, modernleşme, köylerden kentlere hızlı göç etme süreçlerinin etkili olması kaçınılmazdır. Özellikle sağlık alanında yaşanılan gelişmeler, doğum kontrol yöntemlerinin artması, tüp bebek tedavisi ve aşılama yöntemi ailelere çocuk sahibi olmada yeni yöntemler olmuşlardır. Tüp bebek tedavisi ve aşılama yöntemi çocuğu olmayan ailelerin çocuk sahibi olmalarını sağlamıştır. Ayrıca yaşanılan tıbbi gelişmeler kadınların ileri yaşlarda anne olmalarına zemin hazırlamıştır. Ancak değişen dünya insanının evliliğe bakış açısının değişmesi, çocuk sahibi olmak istememesi ya da ertelemesi, evliliğe yüklenilen anlamın farklılaşması teknolojik ve tıbbi anlamda gerçekleşen olumlu gelişmelerin aile kurumunu tehdit eder yönde kullanılmasına yol açmıştır. Evlilik konusunda beklentilerin artması, bekâr olmanın bağımsızlık olarak görülmesi, evliliğin maddi yük olarak görülmesi, boşanmaların çok hızlı gerçekleşmesi ve mesleki olarak yükselme düşünceleri insanların evliliği ertelemesine neden olmaktadır. Evliliğin ertelenmesinin sonucu olarak evlilik yaşının yüksekliği ortaya çıkmıştır. Türkiye verilerine baktığımız zaman evlenme yaşı yükselmiştir. Türkiye istatistik kurumunun 2018 verilerine göre kadınlarda 2013 yılında 24,1 olan ortalama ilk evlenme yaşı 2017 yılında 24,6 olmuştur (TÜİK, 2018). Dolayısıyla, yaşanılan gelişme ve değişime bağlı olarak Türkiye’de evlenme yaşı yükselmiştir. Ertelenen evlilikler doğal olarak ailelerin geç çocuk sahibi olmalarına yol açmaktadır. Ayrıca bireylerin aileden elde etmek istediği bütüncül beklentilerinin ve paylaşımlarının yerini bireysel ideallerin alması çocuk yapma düşüncesi üzerinde ertelemelere sebep olmuştur. Türkiye istatistik kurumunun 2018 verilerine göre annenin doğumdaki ortalama yaşı 2016 yılında 28,6 iken 2017 yılında 28,7 olmuştur (TÜİK, 2018). Evliliğin ertelenmesi veya evlilik yaşının yükselmesi çocuk ile ebeveyn arasında büyük yaş farklarının ortaya çıkararak kuşak çatışmasını arttırmaktadır.

Çocuk-ebeveyn yaş farkının yükselmesine; evliliğin ertelenmesi, evliliğe tamamen karşı çıkma, gelişmiş doğum kontrol yöntemleri, sağlık alanında yaşanılan bilimsel gelişmeler, çocuk yapmayı erteleme davranışları, teknolojik gelişmeler ve köylerden kentlere yapılan hızlı göç neden olabilmektedir. Yaş farkının artması aileyi olumsuz yönde etkilemiştir. Yaş farkının artması; kuşaklar arası çatışma, ebeveynlerin sağlıklı rol model olamayışları, ebeveynlerin çocuklarını etkileyemeyişleri, zihinsel problemli bireylerin dünyaya gelmesi, erken yaşta ebeveyn kaybı gibi olumsuzluklara neden olmaktadır.

Yöntem

Bu çalışmada, çocuk-ebeveyn arasındaki artan yaş farkını ele almak amacıyla literatür taraması yöntemi kullanılarak bir araştırma yapılmıştır. Bir literatür tarama araştırması; araştırmacılar tarafından daha önceden tamamlanan ve kayıt altına alınan 4 tanımlanmış, değerlendirilmiş ve sentezi yapılmış sistemli, açık ve üretilebilir bir yöntemin kullanıldığı çalışmalardır (Fink, 2009). Çocuk-ebeveyn yaş farkının yükselmesine birçok değişken neden olabilmektedir.

Değişen Evlilik Algısı

Sanayileşmeyle birlikte kadın haklarında gelişmeler görülmüş, eğitim seviyesi yükselmiş ve kadının etkin ve üretken şekilde toplumsal yaşama katılımı artmıştır. Gayet olumlu olarak nitelendirilebilecek bu gelişmeler aynı zamanda insanların evliliğe dair tutumlarının değişmesine, boşanma oranlarının artmasına ve evlenme oranlarının azalmasına neden olmuştur. Bununla beraber yalnız yaşama ve alternatif hayat biçimleri de ortaya çıkmıştır (Aydın ve Baran, 2010: 117-126). Kadının iş yaşamına girmesi evlenme ve çocuk sahibi olma durumlarında etkili olmuştur. Aile kurumunun ve evliliğe bakış açısının değişmesi açısından Türkiye’ye bakıldığında, Türkiye’de bu süreci etkileyen en önemli beş unsur; göç, yoksulluk, toplumsal değerler, teknoloji ve kadınların çalışma hayatına girmesidir. Gerek kentlerde sanayinin gelişmesi ile gerekse yaşanan terör olaylarının varlığı nedeniyle ailelerin kırsal bölgelerden kaçışı, kente olan göç hareketlerini başlatmış ve yoğun bir göç yaşanmıştır. Türkiye’nin geç sanayileşmesi, kırdan kente olan göçlerde yeterli iş imkânları sunulamamasına ve göç eden ailelerin yoksulluğa sürüklenmesine sebep olmuştur.

Yazdığım makaleleri üst menüdeki makaleler sekmesine tıklayarak bulabilirsiniz...

Makalenin Tamamını Buradan İNDİREBİLİRSİNİZ

4 Yorumlar

  1. Maalesef insanlar çok bireyselleşti artık çocukla uğraşmayı bile istemiyor.

    YanıtlaSil
  2. Çocuk yapmak isteyen yok 1 tane yapsalar ay buna bile bakamıyorum diyorlar şimdi insanlar 30-35 de evleniyor çocuk askere giderken adam 55-60 yaşında bunlar da büyük sıkıntılar doğuruyor inanın bu konuyu 2-3 gün önce bir arkadaşla konuştuk teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malesefki öyle oldu artık ve bu yaş farkı daha da artacaktır...

      Sil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski